Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Nisan 2012 Perşembe

                                        Fatih Sultan Mehmet'in Hayatı


     Fatih Sultan Mehmed 29 Mart 1432'de Edirne'de doğdu.Babası İkinci Murad annesi Huma Hatundur.Fatih Sultan Mehmed uzun boylu,dolgun yanaklı,kıvrık burunlu,adaletli ve kuvvetli bir padişahtı.Devrinin en büyük ulemalarından biriydi ve yedi yabancı dil bilirdi.Alim,şair ve sanatkarları sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı.İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi.
    Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin,Fatih Sultan Mehmed'in en çok değer verdiği alimlerden biridir.Fatih Sultan Mehmed, gayet soğuk kanlı ve cesurdu.Eşsiz bir komutan ve idareciydi.Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına bile hiç bir şey söylemezdi.
   Fatih Sultan Mehmed okumayı çok severdi.Farsça ve Arapçaya çevrilmiş olan felsefi eserler okurdu.1466 yılında Batmanyos haritasını yeniden tercüme ettirip, haritadaki adları Arap harfleriyle yazdırdı.Bilimsel sorunlarda,hangi din ve meshebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdırırdı.
   Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed,yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul'a getirtirdi. Nitekim Astronomi bilgini Ali Kuşçu kendi döneminde İstanbul'a geldi.Ünlü ressam Belliniyi de İstanbul'a davet ederek kendi resmini yaptırdı.Şair ve açık görüşlüydü.
   Fatih Sultan Mehmed,1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat 25 sefere katıldı.Azim ve irade sahibiydi.Temkinli ve verdiği kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı.Devlet yönetiminde oldukça sertti.Savaşlarda çok cesur olur,bozgunu önlemek için ileri atılarak askerleri savaşa teşvik ederdi.
   20 yaşında Osmanlı padişahı olan İkinci Mehmed,İstanbul'u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğunu ortadan kaldırarak "Fatih" unvanını aldı.
   Hz.Muhammed'in(S.A.V) hadisi şerifinde müjdelediği İstanbul'un fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan Mehmed,yüksek yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul ettirmiş bir Türk hükümdarıydı.
   Orta Çağı kapatıp,Yeni Çağı açan cihan imparatoru Fatih Sultan Mehmed,nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü Maltepe'de vefat etti ve Fatih Camii'nin yanındaki Fatih Türbesine defnedildi. 

                                       Fatih Sultan Mehmed'in Sözleri



  • Düşmanı tanımak,tehlikeyi bertaraf etmek demektir.
  • Benim kudretimin ulaştığı yerlere onların hayalleri bile ulaşamaz.
  • İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım.
  • Eğer kanım ile yükselecekse Hz.Muhammed'in dini;durmayın kılıçlar doğrayın beni.
  • Biz toprakları değil gönülleri fethetmeye geliyoruz.
  • Ey Konstantiniye! Ya sen beni alırsın,ya ben seni alırım.

23 Nisan 2012 Pazartesi

Adın [MEHMED] Sen [FATİH] Ol Diye Verildi Sana Bu Kudret...

                                                         Fatih Sultan Mehmet Han
Osmanlı hanedanı birçok büyük komutan çıkarmıştır,ancak Fatih Sultan Mehmed kadar bilime,felsefeye,tartışmaya ve sanata önem veren ikinci bir hükümdar çıkaramamıştır. Fatih,hem karakteri, hem de icraatı açısından Osmanlı padişahları arasında istisnai bir hükümdardır.
   Fatih Sultan Mehmed zamanında Boğazlar'da ,Osmanlı hakimiyeti kurulmuş,Balkanlarda sınırlar Tuna'ya kadar genişletilmiş ve buralardaki topraklar emniyet altına alınmıştır.Anadolu ve Rumeli'deki Osmanlı toprakları da birleştirilmiştir.Uzun Hasan tehlikesinin ortadan kaldırılması,hem Osmanlıların Timur'dan itibaren içine girdiği doğudan gelecek tehlike sendromundan kurtulmalarını, hem de beyliklerin ondan alacağı desteği önleyerek,Anadolu topraklarında hakimiyetin tesis edilmesini sağlamıştır. Kırım'ın ve Karadeniz kıyılarından Osmanlı İmparatorluğu'na dahil edilmesi ile birlikte Karadeniz'de belirli bir üstünlük kurulmuştur.
  Fatih'in en önemli icraatından birisi de İstanbul'un yeniden imar ve inşasıdır. Bu, İstanbul'un fethi kadar önemlidir.Şehirden kaçan Rumlar geri getirilmeye çalışılmış,Ermeni patrikliği İstanbul'a taşınmış, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden Türkler getirilerek,İstanbul'a iskan edilmiştir. Nüfus yönünden büyütülmeye çalışılan şehir,Fatih'in teşvikleri ile vezirleri tarafından bir çok eserle süslenmiştir.Kapalıçarşı'nın inşaatı ile İstanbul,hala önemini koruyan bir ticaret merkezine kavuşmuştur.
   Osmanlı devlet teşkilatı ana yapısına bu dönemde kavuşmuştur.Bürokrasiden saray teşkilatına,oradan askeri örgütlenmeye kadar birçok düzenleme bu dönemde yapılmıştır.Onun hükümdarlık dönemi,tarihçilikten edebiyata,mimariden medrese eğitimine,bürokrasiden saray idaresine kadar birçok alanda klasikleşmenin başlangıcıdır.
  Fatih'in müstesna yerini ilk anlayanlardan biri,Romen tarihçi Nikolea Jorga'dır. Jorga,20.yy'ın başlarında Fatih'i Batılı birçok tarihçinin olumsuz bakışının aksine şu satırlarla değerlendirmiştir:
  "Gerçek bir deha olarak kabul edilmeyecek olması halinde bile,olağanüstü bir şahsiyete sahip olduğu kesin olan İkinci Mehmed,nadir bulunan bu özellikleriyle yeni icraatı olan devasa ve parlak fethi gerçekleştirmiş ve Osmanlı İmparatorluğunun görkemli güçlerinin daha yüksek siyasi amaçlar için kullanılmaya başlanması yalnızca onun sayesinde mümkün olabilmiştir...
   Sultan Mehmed, bugün bile tarihe modern bir bakış açısıyla bakan çok sayıdaki eserlerde,çağdaşı olan bazı Hristiyanlar'ın tahayyül ettikleri,tek şey olarak akis bulan,onun kan dökmek,insan katletmek ve ülkeleri tahrib etmek gibi alçakça bir amaç peşinde olduğuna dair olan kesin yargılarından çok daha farklı hedefler takip etmiştir. O, geçici şan ve şeref için her şeyi feda edecek kibirli bir karaktere de sahip değildi.Büyük İskender ve Sezar'la atbaşı giden ihtirası soylu unsurlar içermekteydi.Onun en büyük amacı,sağlam temeller üzerine oturan gerçek devlet kurmaktı.
  Yeni imparatorlukta,tıpkı eski Roma zamanlarında olduğu gibi,barış hakimdi.Pax Romana,Bizans'ın şanlı dönemlerindeki güvenlik tekrar sağlanmıştı ve buna herkes seviniyordu.Vaad edilen tüm imtiyazlara rağmen, köylüleri ve diğer nüfusu oldukça büyük acılar çekmek zorunda kalan Leh ve Macar feodal gelenekleri;Küçük Slav ülkelerinden oluşan sistemin getirdiği huzursuzluklar;uyruklarını,hiç bir karşılığı olmadan sürekli olarak sömüren son Bizans tekfurlarının ağır baskıları ve sadece kendi menfaatini düşünen İmparator Frederik'in Almanya'da yarattığı karışıklıklar ile kıyaslandığında Osmanlı Devleti'nin ülkeler manzumesi,huzurlu ve ferah bir karşıtlık sergiliyordu.Hiç kimse ne dini ne kökeni sebebiyle korkmak zorunda değildi;alışkanlıklara ve geleneklere dokunulmuyordu."
   Bir Rönesans hükümdarı olan Fatih Sultan Mehmed, Profesör Doktor Halil İnalcık hocamızında söylediği gibi Osmanlı İmparatorluğunun gerçek kurucusudur.Jorgan'ın Osmanlı Tarihi'ni Fatih Sultan Mehmed ile ilgili bu kısmı da bir çok birinci elden kaynağa dayanılarak hazırlanmış ve Fatih dönemi Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili önemli bilgiler veren bir eserdir.