Fatih Sultan Mehmet Han
Osmanlı hanedanı birçok büyük komutan çıkarmıştır,ancak Fatih Sultan Mehmed kadar bilime,felsefeye,tartışmaya ve sanata önem veren ikinci bir hükümdar çıkaramamıştır. Fatih,hem karakteri, hem de icraatı açısından Osmanlı padişahları arasında istisnai bir hükümdardır.
Fatih Sultan Mehmed zamanında Boğazlar'da ,Osmanlı hakimiyeti kurulmuş,Balkanlarda sınırlar Tuna'ya kadar genişletilmiş ve buralardaki topraklar emniyet altına alınmıştır.Anadolu ve Rumeli'deki Osmanlı toprakları da birleştirilmiştir.Uzun Hasan tehlikesinin ortadan kaldırılması,hem Osmanlıların Timur'dan itibaren içine girdiği doğudan gelecek tehlike sendromundan kurtulmalarını, hem de beyliklerin ondan alacağı desteği önleyerek,Anadolu topraklarında hakimiyetin tesis edilmesini sağlamıştır. Kırım'ın ve Karadeniz kıyılarından Osmanlı İmparatorluğu'na dahil edilmesi ile birlikte Karadeniz'de belirli bir üstünlük kurulmuştur.
Fatih'in en önemli icraatından birisi de İstanbul'un yeniden imar ve inşasıdır. Bu, İstanbul'un fethi kadar önemlidir.Şehirden kaçan Rumlar geri getirilmeye çalışılmış,Ermeni patrikliği İstanbul'a taşınmış, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden Türkler getirilerek,İstanbul'a iskan edilmiştir. Nüfus yönünden büyütülmeye çalışılan şehir,Fatih'in teşvikleri ile vezirleri tarafından bir çok eserle süslenmiştir.Kapalıçarşı'nın inşaatı ile İstanbul,hala önemini koruyan bir ticaret merkezine kavuşmuştur.
Osmanlı devlet teşkilatı ana yapısına bu dönemde kavuşmuştur.Bürokrasiden saray teşkilatına,oradan askeri örgütlenmeye kadar birçok düzenleme bu dönemde yapılmıştır.Onun hükümdarlık dönemi,tarihçilikten edebiyata,mimariden medrese eğitimine,bürokrasiden saray idaresine kadar birçok alanda klasikleşmenin başlangıcıdır.
Fatih'in müstesna yerini ilk anlayanlardan biri,Romen tarihçi Nikolea Jorga'dır. Jorga,20.yy'ın başlarında Fatih'i Batılı birçok tarihçinin olumsuz bakışının aksine şu satırlarla değerlendirmiştir:
"Gerçek bir deha olarak kabul edilmeyecek olması halinde bile,olağanüstü bir şahsiyete sahip olduğu kesin olan İkinci Mehmed,nadir bulunan bu özellikleriyle yeni icraatı olan devasa ve parlak fethi gerçekleştirmiş ve Osmanlı İmparatorluğunun görkemli güçlerinin daha yüksek siyasi amaçlar için kullanılmaya başlanması yalnızca onun sayesinde mümkün olabilmiştir...
Sultan Mehmed, bugün bile tarihe modern bir bakış açısıyla bakan çok sayıdaki eserlerde,çağdaşı olan bazı Hristiyanlar'ın tahayyül ettikleri,tek şey olarak akis bulan,onun kan dökmek,insan katletmek ve ülkeleri tahrib etmek gibi alçakça bir amaç peşinde olduğuna dair olan kesin yargılarından çok daha farklı hedefler takip etmiştir. O, geçici şan ve şeref için her şeyi feda edecek kibirli bir karaktere de sahip değildi.Büyük İskender ve Sezar'la atbaşı giden ihtirası soylu unsurlar içermekteydi.Onun en büyük amacı,sağlam temeller üzerine oturan gerçek devlet kurmaktı.
Yeni imparatorlukta,tıpkı eski Roma zamanlarında olduğu gibi,barış hakimdi.Pax Romana,Bizans'ın şanlı dönemlerindeki güvenlik tekrar sağlanmıştı ve buna herkes seviniyordu.Vaad edilen tüm imtiyazlara rağmen, köylüleri ve diğer nüfusu oldukça büyük acılar çekmek zorunda kalan Leh ve Macar feodal gelenekleri;Küçük Slav ülkelerinden oluşan sistemin getirdiği huzursuzluklar;uyruklarını,hiç bir karşılığı olmadan sürekli olarak sömüren son Bizans tekfurlarının ağır baskıları ve sadece kendi menfaatini düşünen İmparator Frederik'in Almanya'da yarattığı karışıklıklar ile kıyaslandığında Osmanlı Devleti'nin ülkeler manzumesi,huzurlu ve ferah bir karşıtlık sergiliyordu.Hiç kimse ne dini ne kökeni sebebiyle korkmak zorunda değildi;alışkanlıklara ve geleneklere dokunulmuyordu."
Bir Rönesans hükümdarı olan Fatih Sultan Mehmed, Profesör Doktor Halil İnalcık hocamızında söylediği gibi Osmanlı İmparatorluğunun gerçek kurucusudur.Jorgan'ın Osmanlı Tarihi'ni Fatih Sultan Mehmed ile ilgili bu kısmı da bir çok birinci elden kaynağa dayanılarak hazırlanmış ve Fatih dönemi Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili önemli bilgiler veren bir eserdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder